DAHASI VAR!
Soğukla bir araya gelişlerimi kuvvetlendiren
ilk sey oldu “karmaşık”.
Ne zaman üşüsem
aklima hep
sorular düşerdi.
Çoğu sevgiye benzerdi
ben hep cok korkardim.
Gerçekten
etrafimda her şey
çok güzel olurdu bazen..
o kadar izlerdim ki
içimde söylenecek sözler
çıkmazdı bir türlü dışarıya.
Ne zaman bir sevgiyi
geceye cevirsem
kendimi çiğleyip ruhumdan
üzerime dökülmüş
-uyanırdım
Uyanışlarım hep
Üşüyle dürtülerek olmuştur.
Kozasından çıkmış
kelebeğin kanadı
bir bala takılmış gibi
ölümlü yüzüme vuran
güneşin rengini kendime
ödünç alıp,
O gün bir türlü sorulmamis
soruyu
Kolumun altında
-kolumun altında
kendime sarilarak saklardım.
Bir müzik çalardı o gün.
Tabanına sığınmış
ayak parmaklarım
kendi terinden kaçar gibi
durdugum yerlerden
uzaklaşırdım.
O günün tek öğünü müzik olurdu
Mesela
-her notanın bir nedeni vardı.
Değil mi?
Hepsine açıktım ben .!
Ne zaman bir şarkı çalsa
birini severken,
Ben ve açığım
tüm nedenlerin
Tek çözümü gibi
Havada asılı kalırdım.
Bazen birinin üstüne
atılan bir suç gibi kalırdı
samimiyetim.
Sırtımi uykuda dönüyorsam birine
Yalnızlığı anlamam
Zaman alirdi hep.
Hep.
Ne zaman üzülsem
bir yazarla
tanışırdım.
Ne zaman yalnız kalsam
soru sorardım
Ne zaman ağlasam
bir usta silerdi göz yaşımı ..
Sırtım yere gelse
kanatlarımı hatırlardım.
Gökyüzünü ezberleyince
ayaklarımı önce yere basardım.
Çatı katını sevmedim hiç
Iyi ev sahiplerinin balkonunda
Akşamlamadım bu yüzden.
Hiç param olmadığında bile
yokluğun şiirlerini okurdum.
Yolların başlangıcından
bahseden filmleri izlerken
başım ağrırdı.
Ve bir festival gibi olurdu
Büyümek.!
Ben her yıl
bir yolunu bulur..
gülümseyerek
yaşlanırdım.
Mezarlıklarda gezerdim.
Yaşamaktan bahseden
Hürriyetten bahseden
Birbirine kavuşamayan
Yahut kodesleri
Saç örgüsüne çeviren,
Evreni kar küplerine çizen
hayal evi insanlarının
kutsal sessizliklerine gider
Bir otobüs yolculuğu kadar
uzak kalmış ailemi
bir şairin mezarından
izlerdim.
Ve aklımdan çıkmayan
An’lara rağmen
Büyümeyi,
isteyen
isteyen
Büyümeyi,
bekleyen..
bekleyen..
-henuz
yaşanmamışken
Daha başlamamışken!
Gelmeyeceğini bildiği biri gibi
Özler ..
Özlediklerini
küçük kazalarla
öldüren bir çocuk katili gibi.
-Oturur yaşlanırdım.
Büyümek gözümden akardı
Kendimden eksilişini daha
çeneme varmadan anlardım.
Bir gün aniden bir bel ağrısıyla uyandım
Acıyla kıvranarak doktora gittim.
İllet gelmis omurgama
Bıkmış gökyüzüne
Köprü kurarak bakmaktan .
Doğrulup gökyüzüne pararel
25 yasimdan.
‘Selam verecek karşısında ki manzaraya
Yoksa ne yürümek var bundan sonra
Ne de bu kadar geriye bakmak
Care olur agrisina.!’diye not bırakmış
Mavi ışıklardan kemik alfabesiyle
Bir bilgisayar ekranına.
Kendim icin ağladığım ve
Her gün
Kendim için yürüdüğüm
Bir yol başladı
-sonunda..
Koca bir müzik
hepten bir yalnızlık.
Görmezlikten gelinmemiş
koca bir
kalabalık
ve tüm sevdiklerim
hatta onlari terk edişim bile
başarıyla alkışlanmış..
Meğer,
bitmesini
istemedigim
bütün oyunların alkışları
kuşların kanat çırpması gibi
kalsın
hayatimda!
Meğer,
gökyüzünden topladığım
bütün bulutların
bizi kurtaracak tek şehir oldugu
inancımla!
Eğmişim kendimi tersime
Bütün intiharlari
Bir ihtişam gibi
sunma arzusundan -
!
Alkışlar kuşlara dönmüş
Sıcaklar soğuklara!
Bende neden terliyor
ayaklarım diye soruyorum.
Doğru sorulmamış ki hiç bir şey..!
-Bu da ters giden bir şey demek değildir
Aslımda.!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder