3 Şubat 2012 Cuma


-MANŞİNEL-

Öperek uyandırılmış gün gibiydi yüzüm.
Başlangıçta.
Sınırlarımda tüm yücelik-
Var gücüyle!
Zamanla söyleyecek sözüm de oldu.
Hatta çoğaldılar-
ama en çok geçmişe!
Derinlik idi.
Delilik idi.
derken-
Bir şaşkınlık.
Bir titreme .
Acaba arar mı .-
vakit çok mu erken.
Tüm bildiğim,
En çok istediğim şey olsun.

Gençlik,
Kısık sesli bir duanın
yarısını alır gibi
çaldı rüzgarlarımı.
Ah!Mutluluk:
Beni bir üşüme aldı.


Ağzımda çocukluğumdan kalma
eski bir kusursuzluk
Gülsüz bir sin gibi kokuttu sahili.
İteledim bütün kırmızıları.
Sonrası maviyle hatırlansın.

Bu son yanıgınımı da bir denizci hatırlasın
Tüm yalnızlıklarım birbiriyle uyumlanmış
Ne güzel.
Tanrı sevenleri ayırmasın.-

Uzun anlaşmaya varacak da değilim Öz.
İstediğin kadar değişelim şenlikleri
Benim olmadıktan sonra,
sevinemem.

Kibirim,
boynunda bir nişan yüzüğüyle
darlıktan öldü.

Bu hareketsiz içimin bir mektubudur-
Bu siyah giyinmiş Suriyeli bir Fado.!
Çünkü:
Sen olduğum günden başladı
Sana incinmişliğim.
Tarafından kendime bakıp
Sana özür dileyen sessizliğimi
Tek başıma affettim.!

ve Çok Yoruldum Çocuk.

Şimdi:
Öperek uyandırılmış gündür suretim.

İçi kum dolu bir bardak su idim Ben.
Dibimi görmeyen ölsün!
Gizli midyesini kemirdi durdu
Güvercinler .
Henüz 17 yaşında küt saçlı bir katilken bile:
Ben bu son sözleri hiç sevmedim.

İstediğince ağladığın köklerinde ölecek
binlerce kalbim vardı
Ah!
Tüy desenden işlemeli
özgür bir ormandı içim.


Ben seni bu yarım yeşilliğinde
evime nasıl davet ettim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder