Büyük babaannem Atike'ye ..
SOFYAN
Her bahçeye düşen
bir eski tabure..
Gerisi plastik .
Yine de huzursuz cananım.
Ferforjeden Kıbleye zor oluyor artık.
Ben bir tek doğru adama yönelirim
O da yattığım yerden..
Senin yönün
-Bir yerde.
Bana ise kediler karar veriyor.
Tanrım beni affet.
Topuklarım topraktan
-ayrılarak yaşayamadıkça
Böyle güneşten de gözümü alamadıkça
İnsan olmayı anımsayamıyorum.
Adım:Gonca.
Ben güneşe yol aldıkça
Dikine gidiyorum sanki.
Ama inan ki-
Milletimin İstiklal.!
Nice omuza dokundum.
ne çil yuttum
ne de çile çektim.
Öylesine.
Ve bir'den bir'e-
Hepsi nereye gitti.
Benim hatırıma bu şarkıyı kim koydu.
Kaderle lades tutuşturan
Bütün yalnız kadınlar
sote yerlerde eteklerini biraz yukarı sıyırıyormuş
"Yalnızlığın sevişmesi Allahına kadar"..
Sen kendine razı kul edin.
Biz pulları sevdik.
Eski bir tabure.
-Bir Atike bahçesinde.
Tütün tarlasına demiş ki:
"Bakıp bakıp ne durursun yüzüme
Çatıp çatıp o gözleri gözüme
O güzel başını gel koy dizime
Yakıp yakıp şu gönlümü gel üzme.."
ya.
..
Yesari'nin usülü Sofyan.
Canı da sıkkınmış biraz.
Şiir de bile güzel .
Canım "İstanbul Yosması".
Ben,
Fayton senesinde tozlasaydım
Yine de
Giderdim dikime.
Kimse şarkısını unutmazdı ama,
Ben ertelemezdim sözü.
"Lakin konumuz bu değil Paşam."
Hani bazen korkup korkmadığını anlamak için
ayaklarına bakar ya insan.
Öz de öyle bir şey .
Tanrım affet .
Eski bir tabure
Kapıda ki Ferrari'ye
istemezse bindirmez.
Öz de öyle bir şey.
Sen istersin ama.
Bir adım da geri gideyim demez.
Bir kötülük edeceksek-
Öylesinedir.
İnan ki değmez.
Öz bu.
Bir ısırık alınmış soğanın kokusunda bile
Zarın suçu yoktur .
Asla!
İnsan içine ektiğin her narin gonca için
Ladesine bir orman düşüyorsa bu hayatın.
Ateş söner.Sebep kalır.
Bilesin.