"..To be a better one to satisfy you for you’re everything to me.
And I'll do what you ask me
If you let me be free.."
bir tarafta çala dursun..
Insan dedigin standart bir hayal hikayesi.
Bu şarkıyı dinlediğim şu an yani:
Antalya'dan Olympos'a giderken ciglik cigliga bagirma istegiyle
yuklu
ve bir daha birbirini hic görmeyecek olan
üç arkadasin hikayesi ..
Aniden bir Once soundtrack'iyle sarsilarak yerinden
birbirine hoşça bakmaya başlayan
-bir erginleşme !
tam da dönüp kendine " seni tanıyorum " diyecekken
henüz söylenmemiş bir cümlenin
utanmaya başlaması kendinden
ve bunca düğümlenip kızardığı
yerde bize bakan sey
-bir yasak elmayken
birbirine hoşça kalmaya giden
üç arkadaş ..
Özentiyle doldurdukları bagajdan
biralarıniısahile kadar taışyip
ilk insan edasıyla
açmayi bilmeden bakakalip
yanlışlıkla güldüğü espriden denize
düşmüş
ve düşlerin getirdiği öpüşmeleri
suya cığlıkla yazarak
o gece pek üşümüş bir arkadaş.
-o gece arkadaş değildir artik!
bizim bir sırrımız olsa.
-tam da giderken.
burada unutulsa .
"..If you want me satisfy me.."
Denizden cikarlar ..
biri hızını alamaz koşar sahilde
diğeri sarılı kalmıştır
suya
bir diğeri sarılmak ister arkadaşına
ama o gece değildir arkadaş aslında!
ve gelip susarlar
yanyana
ortaklık bir antlaşmadır aralarında
yanyana uzanıp
dalıp giderler gökyüzüne
binlerce denizyıldızı dökülür yüzlerine
ve belki de o gecedir Küçük Prense
anlatilacak olan
en gizemli hikaye ..
"karmaşık" diyor kız.
-içinden.
biliyor ki seslice dökülmesi yok bunun
olsa olsa öpüşünce düşecek
asili kaldigi yerden.
gece boyu ilerliyor.
ortalık karanlık olunca
bir fener gibi parliyor
yasak elmalar
birbirlerine kızararak bakıyor
ve kızışıyorlar.
dönüp bir şiir okumaya basliyor
koşmaktan yorulan
ona da kızıyorlar.
yarıda kaliyor şiiri
yok diyor şair:
bunlar degil benim arkadaşım
eger bir şiir bir yasağa dönüşüyorsa
Insanlardır gecenin karanlık olan tarafi!
kız ağlamaya basliyor
"ben şiiri hic sevmedim"
Suskun erkek
kekeliyor oturdugu yerde
ve harfler bir erzak gibi
dökülüyor ağzından
hepimiz ihtiyacimiz olandan fazlasini
almak için cırpınıyoruz sanki kumda
"-ben hiç şiir okumadim aslinda"
ama getirmiyoruz harfleri yanyana
iyi bir arkadas degiliz aslinda
biralar açılmıyor!
gece karanlık..
gergin mozaik bir yol var
geride kalan
söylenecek söz yok gibi.
-"havlu yok mu yahu!"
söyleneni anlatmaya da yüz yok sanki
yeniden tanışıyoruz kendimizle.
kum dolu pabuçlar elimizde
bir vicdan azabı gibi deniz
yol boyunca damlıyor yere
ve yere damlayan her denizi
almak icin eğilip
doğruluyoruz kendimize.
anlatiyoruz yalnızlıklarımızı
bu geceden daha saçma bir hikaye var mi
diyen de olmuyor işte!
bir gece durup dururken gidilmiş
ve muhtemelen hatırlanmak istenmeyen bu hikaye
Küçük Prensin her gece izlemekten
kocaman mutluluklar duyduğu
kendi ekseninde dönüp duran kırmızı yildizlar gibi
gömüp yasak elmaları vicdanımıza ,
eve gidiyoruz..
-sıcak suyun altinda
buyumeye !
(ve üç arkadaş
kisa bir tatil hikayesinde
bu gece anılıyor
bu şarkı ile)