11 Nisan 2012 Çarşamba




KAZA 


Sizin de uykularınıza piyanolar girer mi
Ya da bütün iplerin ucunda baştan aşağı asılı duran
İsimleri sabahları kurumadan sırtınıza geçirdiğiniz
İntiharlarınız oldu mu
Dünya başımız dönmedikçe gülümsemez.

Dön Mora dön
Evin yeşile boyanmadan !

İnsan bir hikayenin ortasinda bile
Basindan basliyor okumaya
Paragraflar daktilonun vasiyetidir cunku.
Bir kadın tırnağıyla dövülen harflerin sesi
Çocukların uykusuna savaş gibi girer.
Ya da şöyle diyelim ,
Bir tilki evine uykudan sonra dönüyorsa
Atlıkarıncalarin butun ışıkları sönmüş demektir.

Gri bir taş.
Yalnizligin ortasına
Yeni yili kutlar gibi düşüyor..
Kalmıyor-düşmekle
Kendi düzlüğüne kadar yuvarlanıyor
Düzlüğe geldiginde plastik tekerleklere takılıyor ayağı..
Ve evrenin tersine itiliyor bütün arabalar..

Bunlar olurken
Taş ne diyor acaba :
Dön Mora Dön
Evin yeşile boyanmadan!


Insan yalnizca bir hayat yasamakla yetinmiyor
-akilda da kaliyor.

Sonra bir deniz üşüttüm
Köprünün üstünde
ve karanlıkta girilen rüyalardan
beyaz bulut bahsisleri topladım
kendime..

Kırmızı-mavi çizgilerden
Bir top yuvarlandı
Ve ben bir şair gibi siyah
Bir yıldız gibi sarı
Çıplaklığımla durdum karşısında.

Hayat hızıyla yaklasan topa
Butun kuvvetimle göğüs verdim.
Bir flash patladı köprüde.
Yıkıldı tarihi eserler.
Deniz kızlarına yatak oldular
Ve kucuk tuşlar yagmaya basladi ustumuze
Ellerimde dislerim
Gözlerim gördüklerime ışık kaçırıyor
Baştan aşağı tuzsuz bir gözyaşı ile
Balıklara soluk aldırıyorum.

Bulutlardan sızan yesil trafik isiklarina sariliyorum
Tanrinin baladı belimden tutuyor
“geçiniz” diyor..

ayaklarım denize kuş bakışı duruyor.
Köklerimden aşağı bakınca
Yürümekten başka şeyi özlemiyorum.

Omzuma bir La düşüyor .
Ve en son sevdigim şeyi,
Faturaya dahil etmiyor hayat.
Sormuyorum gerçi..

:biz biliyoruz.

Şarkısını söylüyoruz Tanriyla..
Eli belimde ..
Gök yüzünden yukarı..

İnce bir yol..
Bulutlar, uçak manzarasından
Geriye kalan..

Omzumda ki La
Ses veriyor Uykuya..

Ve şarkı başlıyor  :

Dön Mora dön
Evin yeşile boyanmadan..

Bir sesle irkiliyorum
Bir yıllık uykumdan.
Gri bir taşla ezerek
Başımı ,
Anca çıkarmışlar bedenimi
Arabanın altından..
Günlerden Pazartesi.
Eve gidiyormuşum .
Saat 9’da indiğim
Atlıkarınca’dan.